1. GİRİŞ
1.1. Çalışmanın Amacı
Toplumun her kesimi için varlığı tartışılmaz olan algı biçimleri, tasarımdan politikaya, toplum endüstrinin birçok yönüyle ilişkili olup önemli bir değerlendirme kriteri olarak karşımıza çıkar. Algı biçimlerinin ve kaynağının araştırılması, bunları araştıran ve amaçları için kullanılacak bir araca dönüştürebilen herkes için belirleyici bir takım veriler oluşturur. Algıyı ve algı biçimlerini anlamak ve algıya yönelik çalışmalar yapmaktan da ötede, algıyı kontrol etmek ve yönlendirmek te endüstrinin bir diğer iş alanlarından biridir. Algı doğru biçimde yönlendirilebildiğinde tüketiciden alınan reaksiyondaki veriminin arttığı bilinmektedir. Endüstri ürünleri ve konsept tasarım ilişkisinin, tasarım algısı bakımından nasıl değerlendirileceğinin ve konsept çalışmalarının tüketici algısını nasıl yönlendirilebileceğinin incelendiği bu çalışmada, endüstri ürünleri tasarımının tüketici ve ürün arasındaki ilişkinin yapılandırılması noktasında hangi seviyede olduğunu ve bu yapılandırmanın yöntemlerini örnekleriyle birlikte değerlendirmiş olacağız.
2. TASARIM ALGISI
Tasarım, tüm sanatların temelindeki bir olgudur ve tasarlama süreciyle ortaya çıkartılabilecek herhangi bir sonuç ile ilgili her türlü faaliyeti içine alır. Problemin tanımlanması, bilgi toplama, yaratıcılık ve buluş, çözüm bulma ve uygulama gibi bir çok aşamadan oluşan tasarım, başlı başına algı ile kavram arasındaki bağlamı oluşturur. Tespit edilen bir problemin fiziksel bir forma dönüşme sürecini tanımlayacak her türlü kavram, insan algısı için öznel zenginliklerin ve anlamlılığının bir ürünüdür.
3. KONSEPT ALGISI
Varlığını toplumsal bir şekilde sürdüren insan, topluluk içerisinde bir takım sosyolojik özellikler edinir. Bu edinimler, toplumsal yaşam içerisinde insan kişiliğinin oluşmasında son derece etkilidir. Kimlik edinme süreci içerisindeki insan muhakemesi, içinde bulunduğu kültürel alanla aynı yönde gelişir ve bu ortak hafıza, karşılıklı olarak kültürü de geliştirir ve değiştirir. Tarihte meydana gelmiş farklı süreçlerdeki farklı algı biçimlerinin toplumsal olarak değerlendirilmesi de bundan kaynaklanır. Bunlar arasından sanata yön veren estetik algısının farklı zaman dilimlerinde, toplumlardaki farklılıklarını görebiliyor olmamız da bunun en önemli örneğidir. Tarihsel gelişimine bu denli tanık olduğumuz toplumsal algılarımız gereği, insan aklı her türlü etkileşimi kategorize etme eğilimindedir. Bu kategorizasyon kavramsal olarak gerçekleşir ve farklı kavramsal temaların insanın algılayış biçimini temelden değiştirebiliyor oluşu da insan aklının bu şekilde gelişmiş olmasından kaynaklanır. Aslında neredeyse her şeyi kavramlar olarak algılıyoruz ve buradan konsept düşüncelerini üretiyor ve algılayışımızın bir parçası haline getiriyoruz. Bu bağlamda bunlardan en kapsamlısı olan günlük yaşam düşüncesini, yaşama süreçleri içerisindeki bir konsept olarak değerlendirebiliriz. Bununla birlikte gece hayatı veya aşk hayatı gibi ifadeler de duyar duymaz, kişilerin duyularını harekete geçiren kavramsal ifadeler yani konseptlerdir. Konsept algısı toplumlarda, günlük hayatın sonsuz bileşeninin bir parçası olarak sürekli var olur.
3.1. Endüstriyel Tasarımda Konsept
Konseptin insan aklı ve pratiğiyle olan bütünlüğü, konsept algısının araçsal bir meta halini alması sürecinin tetikler. Bu durum tabi ki günümüz toplumlarında algı biçimleri hakkında edinilebilecek her türlü bilgiyi değerli kılar. Ve bununla birlikte konsept, yalnızca sosyal yaşamın doğal süreçlerinde üretilen bir kavram olmaktan çıkar ve endüstrinin tüm kaygılarıyla da üretilen ve tüketilen bir faaliyet halini alır.
4. KONSEPT BELİRLEME VEYA OLUŞTURMA
Tasarımda, genelikle konsept sözcüğü, ana fikir ve tema kelimeleriyle aynı anlamda kullanılmaktadır. Ancak İngilizce ″concept″ sözcüğünün Türkçe’ye “kavram” olarak çevrilmesi anlam karışıklığına yol açmaktadır (İnceoğlu, 2004: 63-64). Sözlük anlamı, ″bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı″ (Cevizci, 1999: 499-500) olan kavram, genel anlamda insanların zihninde anlamlanan farklı obje ve olguların değişebilen ortak özelliklerini temsil eden ve sözcükle ifade edilen bir bilgi formu olarak tanımlanmaktadır (Ülgen, 2006: 107). Kavram bu tanımlarla nesnel gerçekliğin insan beynindeki yansıması ve bunun soyut ya da belli bir derecede somut ifadesidir. İngilizce ″Concept″ kelimesi Latince ″concipere″ yani içine almak, kavramak fiilinden, ″notion″ 5 kelimesi ise Latince ″not″ yani bilmek fiilinden türemiştir. İngilizce’deki ″concept″ ve ″notion″ sözcüğü dilimize kavram olarak çevrilmektedir. Oysa bu iki sözcük arasında anlamsal farklılık bulunmaktadır. Şöyle ki; ″concept″, aklın ürettiği (usun yarattığı) şey; ″notion″ ise aklın elde ettiği (usun edindiği) şey anlamına gelmektedir (Bilir, 2013: 21-22). Dolayısıyla, bireylerin var olan nesnel gerçekliklerden çıkarımladığı, araştırma sonucunda elde edilen ve öğrenilen olgular kavramlar, bu kavramların öznel olarak yorumlanıp özgün bireysel düşüncelere dönüşmesiyle konseptin oluştuğu söylenebilir. (Şekil 1)
Şekil 1. Tasarımda, kavramdan konsepte doğru, dıştan içe gelişen konsept algısının oluşumunu gösteren şema.
Peki artık nasıl oluştuğunu bildiğimiz konsepti yapay olarak sentezleyemez miyiz? Evet, günümüzde örneklerine sıklıkla rastlandığı üzere konsept artık endüstrinin bir parçası halinde alınıp satılmaktadır. Konseptin bir ürün olarak üretilmesi süreci doğal oluşumundaki mekaniğinden ayrılmaz. Konseptin ortaya çıkışındaki süreçlerin temel özellikleri konsept
oluşturulurken değerlendirilmesi gereken kriterler olarak karşımıza çıkar. Tıpkı toplumsal hayatın her aşamasında ortaya çıkan faklı konseptler, (örneğini verdiğimiz gece hayatı gibi) aynı sosyal yapıya mensup olsa bile herkes için genel geçer özelliği taşımadığı gibi, sentezlenmesi düşünülen herhangi bir konseptin hitap edebileceği belirli bir kitlesinin olması ve o kitlenin içerisinde bulunduğu sosyal yapının derinlemesine bir incelemesiyle ortaya çıkabilecek temel bazı ortak özellikler taşıması kaçınılmazdır. Sosyal yapılar incelendiğinde, içlerinde gelişen konseptlerin temel dayanağının anlamlandırılabilmesi gibi, oluşturulması planlanan herhangi bir konsept için de anlamlandırılabilecek bir dayanak belirlenmesi, tıpkı tersine mühendislik gibi çalışan bir faaliyeti oluşturur.
Çalışma Örneği 1. Post apokaliptik dönemin modası için hazırlanan bir konsept çalışmasında oluşturulması gereken alt metin.
Alt metin, oluşturulması planlanan ve günümüz gerçekliğiyle hiçbir bağdaşıklığı bulunmayan bir konsepte, günümüz toplumsal süreçlerinin analiziyle mantık ilişkisi kurarak varmak için hazırlanmıştır.
Bir konsept inşa edilirken, verilen örnekte olduğu gibi konsepte dair öngörüden çok o öngörünün sahip olduğu temel dayanağa önem verilir. Ancak bu şekilde üretilen konseptler, mevcut şartların gerçekliğiyle ilişkili olmasa dahi tüketiciyle buluştuğunda doğal süreçlerin ortaya çıkarttığı konseptler gibi kabul görür ve benimsenir. Bu gibi çalışmalar tüketicinin konsept algısını yönlendirmeye yarar ve yönlendirilen konsept algısı sayesinde tüketici kitlesindeki reaksiyon güvenceye alınır.
5. KONSEPT İÇİN TASARIM OLUŞTURMA
Tasarımda benimsenebilecek veya edinilebilecek her türlü yaklaşım, temel anlamıyla konsept olarak ifade edilebilir. Aslına bakılırsa tasarım trendlerinin her biri birer konsept olarak ta düşünülebileceği gibi en ufak bir kurgu nesnesi de aynı şekilde konsept olarak değerlendirilebilir. Buradan konseptin kavramsal yoğunluğuna göre genişletilebilir ve daraltılabilir anlamlar taşıyabileceği sonucuna varabiliriz.
Farklı sektörel veya sosyal alanlar için çalışılan konseptler kavramsal olarak genel tanımlamaların dışına çıkmasalar da teknik olarak farklılıklar gösterirler. Bu durum ‘’bir konseptin tanımlandığı alan’’ olarak değerlendirerek kolayca ayrıştırılabilir. Konsept, hayatın her alanında var olabildiği gibi, konsept tasarım da tasarımın her alanında var olabilir. Tasarım tasarlama amacı ve sektörel bağlamı bakımından çeşitlilik gösterebileceği gibi, kendisi için tanımlanmış konsept te aynı çeşitliliği gösterebilir. Bu durumda takı tasarımı alanında oluşturulan bir konsept ve o konseptin içeriği olarak hazırlanan tasarım çalışmaları ile bir sinema filmi için hazırlanan konsept arasında teknik farklılıklar olması kaçınılmazdır.
Kavram ve konsept ilişkisi tasarım süreci içerisinde değerlendirildiğinde, kavramların doğrudan, konseptin ise kavramların veri olarak değerlendirilmesi ve yorumlanması yoluyla oluştuğu ortaya çıkmıştır. Örnek olarak kirlilik, evsel atık veya küresel ısınma gibi kavramlar tasarım sürecinde problemin tanımı olarak belirlendiğinde, geri dönüştürülebilir ambalaj tasarımı, doğal malzemelerden üretilen mobilya tasarımı veya fosil yakıt tüketmeyen taşıt tasarımı gibi konseptler ortaya çıkar. Bu kavramlardan herhangi biri pek çok konsepti ortaya çıkartabileceği gibi bir çok kavramdan tek bir konsepte de varılabilir.
Tasarım süreci içerisinde konsept belirleme ve oluşturma yöntemleri üzerine çalışılabileceği gibi, benzer çalışmalar belirlenmiş bir konsept içerisinde tasarım süreci yürütmek için de yapılabilir. Böyle bir tasarım sürecinin nasıl yürütüldüğünü incelemeden önce standart koşullarda endüstriyel tasarım sürecini nasıl yürütüldüğü incelenmelidir. En temel haliyle bir ürün tasarımı süreci ile konsept için tasarım oluşturma süreci arasındaki farklılıklar bu şekilde belirginleşir.
Temel tasarım prensipleri içerisinde bir ürünün geliştirilmesi, geliştirilirken geçtiği aşamalar ve bu süreçte dikkat edilmesi gerekenler bakımından son derece tanımlı bir faaliyettir.
Tasarım çalışmasıyla alakalı brifin belirlenmesiyle birlikte, öncelikle endüstride geliştirilmesi planlanan ürün, ortaya çıkartılmış bir üründen çok yeniden tasarlanmış bir ürün olacaksa, öncelikle ürünün piyasadaki benzerlerinin incelenmesi ve ürünün tarihsel gelişiminin gözlenmesi gerekir. Gelişen sanayi ve teknoloji ile birlikte üretim, her geçen gün artar ve gelişir, her geçen gün yeni bir ürün piyasaya sürülür. Ürün gamının son derece geniş olmasından dolayı endüstri ürünleri tasarımının büyük bir bölümü, mevcut ürünlerin tasarımlarının geliştirilmesi için çalışır. Pek te sık sayılmayan bir şekilde ise piyasaya hiç var olmamış bir ürün eklenir. Örneklerine çokça rastlayabileceğimiz bir tasarım çalışması için yöntem ve teknik araştırmasını sıfırdan inşa etmek zaman kaybı olacağından, mevcut ürün analizi önemli bir başlangıç çalışmasıdır. Bu araştırma ve analiz, morfoloji çalışmasını da içerir ve tasarım morfolojisinin incelenmesi, tasarım dilinin kaynağını tanımlamak ve yeni bir tasarım çalışması için araştırma verisi hazırlamak için gereklidir.
Tasarım ürünlerinin içinde bulundukları sektöreler, ürünün tasarım dilinde oldukça etkili olurlar. Dolayısıyla tasarımla ilgili çalışmaların öncelikli aşamalarından biri de tasarlanması planlanan ürünün dahil olduğu sektörlerin tasarım dilinin analizidir.
Tasarım sürecinin önemli bir kısmı tasarlanan ürünün formunun oluşturulmasıyla ilgidir. Ürün formunun oluşturulmaya başlanmasından önce, yapısal olarak benzer kütlesel ilişkilere fakat farklı işlevlere sahip başka ürünlerin formları gözlemlenerek hem dönemin tasarım dili ve trendleri hem de benzer yapıların kütlesel ilişkileriyle alakalı belirleyici çıkarımlarda bulunulmalıdır.
Ürünün tasarımsal olarak özgünlüğünün oluşturulması için tasarımsal yenilik ve iddiaların belirlenmesi gerekir.
Tasarlanan ürünün teknik yapısı değerlendirilmelidir. Ürünün ne kadar kompleks bir yapıya sahip olduğundan bağımsız bir şekilde her tasarım ürününün teknik altyapısı tasarımcı tarafından düşünülmelidir. Bu altyapı, tek parçalı bir ürünün üretimi esnasında kalıptan çıkışı için gerekli yüzey açıları da olabilir, üretilen birden çok parçanın kompleks mühendislik ürünleriyle bir aradalığının veya montaj ilişkisinin üretim öncesinde değerlendirilmesi de olabilir.
Ürün tasarımında en çok baş vurulan nokta muhtemelen hedef kitlesi ve ihtiyaçları hakkında yapılan çalışmalardır. Bu çalışmalar tasarımın biçiminden pazarlamasına kadar birçok noktada belirleyici rol oynarlar.
Belirli ön araştırma ve analiz çalışmalarını, bunların değerlendirilmesiyle oluşturulan fikir eskizleri süreci takip eder. Fikir eskizleri, nihai ürünün oluşturulması sürecinde seçeneklerin etraflıca değerlendirilmesine olanak tanır.
Birçok fikrin arasından eğilim belirlendikten sonra tasarım detayları çalışılması gerekir. Tasarım detayları tasarımın bütünüyle doğrudan ilişkili olduğu için tasarımın temel fikir ve biçiminin belirlenmesini detay çalışmaları süreci takip eder veya bu iki süreç iç içe yürütülür.
Tasarımın, tasarımcı tarafından başkalarına da ifade edilebilmesi için, belirlenen ürün tasarımının detaylandırılmasıyla birlikte, detaylı bir şekilde görselleştirilmesi gerekir. Günümüzde görselleştirme çalışmaları dijital ortamlarda gerçekleştirilmektedir. Görselleştirme çalışmalarına, ürünle alakalı bir sunum, üretimi için gerekli teknik görseller, ürünün cad datasının oluşturulması veya malzemeleriyle birlikte fotogerçekçi görselleştirilmesi de dahildir.
Bütün tasarım çalışmasının ardından ürünün üretimiyle veya pazarlamasıyla alakalı çalışmalar gerçekleştirilir. Bu çalışmaların gerçekleştiği süreç içerisinde tasarımla ilgili revize çalışmaları gerekmesi yüksek bir ihtimaldir. Üretimiyle alakalı revize çalışmaları tamamlanan ürün artık pazara çıkmaya hazır bir endüstri ürünü halini almıştır.
Endüstri ürünlerinin fikirden pazara olan yolculuğu, sektörel karakteristik farklılıklarla birlikte aşağı yukarı bu süreçleri izler. Endüstri için bir ürünün tasarlanması süreci her ne kadar yapıldığı zamanın ilerisine dair bir çalışma olsa da mevcut gerçekliğin toplumsal kültür ve politik yaklaşımlarına göre gerçekleştirilir. Örneğin bir konsept çalışmasının ön bilgisi için hazırlanan ‘’ POST APOCALYPTIC FASHION’’ Bölüm 2’de de söylendiği gibi ‘’ Sanatta ve edebiyatta her ne kadar toplumsal süreçlerin ortaya çıkarttığı seçenekler etraflıca değerlendirilip işlense de tasarım; eğer modern toplumların tasarımıysa çoğunlukla yaklaşımlarını yine modernist yaklaşımlara göre şekillendirir.’’
Tanımlı bir endüstri ürünleri tasarımı brifinden çok tasarımcının elinde yalnızca belirlenen konseptin alt metni ve kurgusu mevcut olduğunda, o kurgu veya konsepte dair bir tasarım çalışmasının yürütüleceği süreç, standart koşulların endüstri ürünleri tasarımı süreçlerinden biraz daha farklı gerçekleşebilir. Bu farklılık kesin veya zorunlu olmamakla birlikte tamamen belirlenen konseptin kurgusuna bağlıdır. Mevcut ve gerçek koşullara paralel bir konsept te belirlenip aynı şekilde o konsept için tasarım süreci gerçekleştirilebileceği gibi, mevcut koşullarla herhangi bir ilişkisi bulunmayan bir konsept için de tasarım çalışması gerçekleştirilebilmelidir. Endüstri ürünleri tasarımında, sektörel karakter özelliklerine göre farklılaşabilmekle birlikte yine de son derece tanımlı bir tasarım süreci belirlenebiliyorsa, belirlenen bir konseptin içeriğine yönelik tasarım süreçleri de konseptin doğası gereği değişken koşullara dayanmasına karşın tanımlı ve öngörülebilir olmalıdır. Tanımlanabilir olan bu süreç; endüstri ürünleri tasarımı süreçleri ile konsept için tasarım oluşturma süreçleri arasındaki farklılıkları anlamlandırabilmek için, mevcut koşullara paralel bir konseptin ürün tasarımından ziyade sinema, oyun, animasyon gibi alanlar için tanımlanmış, mevcut koşulların dışındaki bir konseptin ürün tasarımı süreci bağlamında değerlendirilmelidir.
Bu noktada tasarımcının elinde tasarım çalışmasıyla alakalı briften çok belirlenmiş bir konseptin alt metni bulunabilir. Veya konsepte dair alt metnin tasarımcı tarafından oluşturulması gerekebilir. Toplumsal algı çeşitliliği konsept çeşitliliğini belirlediği gibi, Farklı konseptlerdeki benzer diller de toplumlardaki konsept algısını karşılıklı olarak yönlendirir. Bu yüzden örneklerine rastlanabilecek bir konsept veya kurgu için yapılan tasarım çalışmalarında öncelikli olarak piyasadaki benzer konseptler içerisinde kullanılan ürün gamı araştırılmalı ve analiz edilmelidir.
Konseptin hangi sektörün alt kurgusu olarak oluşturulduğu belirlenmeli ve o sektörün temel özellikleri araştırılmalı, eğer sektör, hali hazırda günümüz standartlarının bir parçasıysa, sektördeki mevcut ürün gamının taşıdığı dil ve yapısı tarihsel olarak değerlendirilmeli ve konseptin alt metnindeki sosyolojik çıkarımlar ile birlikte tasarlanacak olan ürünün belirlenmiş kurgu çerçevesinde nasıl tasarlanacağına dair bir ön planlama çalışması yapılmalıdır. Bu çalışma sonucunda belirlenen tasarımsal yaklaşımlar, nihayetinde ortaya çıkartılacak ürünün tüketici tarafından kabul görmesini büyük oranda kolaylaştırır.
Tasarlanacak olan ürünün formu; ait olduğu konseptin dilini yansıtabilmesi için konseptin barındırdığı sanatsal perspektif bağlamında değerlendirilir. Bu değerlendirme konsepte dair ön görülen toplumsal politik ve entelektüel süreçlere göre yapılır. Bu süreçler maddi hayatın üretim tarzına göre şekillenir, dolayısıyla bir konsepte dair tasarlanan ürünün formu belirlenmeden önce ürünün konsepte dair bağlı olduğu sosyal kitle hakkında bir çalışma yapılması gerekir.
Konsept için ürün tasarlanırken, ürün için gerçekleştirilecek teknik çalışmalar, konseptin tanımlandığı alana göre değişkenlik gösterir. Konseptin tanımlandığı alanlar için sinema, tiyatro, oyun, animasyon, tanıtım filmleri veya moda gibi pek çok örnek verilebilir ve bu örnekler iç içe de değerlendirilebilir. Örneğin 2020 yılında, 2100 yılının modasıyla alakalı bir konsept çalışması yapılabileceği gibi yine 2020 yılında, 2100 yılında geçen bir film için filmde kullanılacak moda ürünlerinin konseptiyle alakalı bir çalışma da yapılabilir ve bu iki çalışma süreç olarak birbirlerine oldukça benzerdir. Tasarlanan ürünün teknik alt yapısıyla alakalı bir çalışmanın nasıl yapılacağı veya yapılıp yapılmayacağı tamamen konseptin içeriğine göre değişkenlik gösterir. Buna örnek olarak bir filmde kullanılacak konsepte dair yapılan tasarım çalışmaları için teknik üretilebilirlik yalnızca prototipleme çalışmasını kapsayacağı gibi, çalışır olması da gerekmez. Ancak bu noktada yapılacak teknik çalışma, yine konseptin alt metnini ihlal edilmeden yapılacak bir algı faaliyetidir. Bu faaliyet şu şekilde açıklanabilir; Eğer fütürist konseptli bir kurguya sahip filmde seyirciye sunulan herhangi bir ürün tasarım dili bakımından filmin tümüyle oldukça uyumlu olmasına karşın teknik algılanış bakımından inandırıcılığı yetersiz ise, seyirci tarafında tüm filmin gerçekçiliği açısından olumsuz bir reaksiyona sebep olur. Eğer kurguyla dil olarak uyumlu, hem de teknik algılar tarafından da kabul gören bir tasarım seyirciye sunulursa, konsept ve kurgu her ne kadar seyirci tarafından eşine rastlanmamış veya mümkün olmayan tasarımlar içerse de seyirci, kurgu içerisinde o ürünün gerçekliğini kabullenmekte sorun yaşamaz. Bu durum filmin tamamına dair reaksiyonu olumlu etkiler. Tüketici algısının kontrol altında tutulması veya yönlendirilmesi için bu tip bir çalışma iyi bir örnektir.
Şekil 2. Daniel Simon, Oblivion Filmi için hazırlanan Buble Ship tasarım eskizi.
Konsept ürün tasarımında hedef kitle belirleme çalışması, endüstriyel tasarımdaki ürünün hedef kitlesi hakkında yapılan çalışmadan çok, konseptin hedef kitlesiyle ilişkilidir. Daha önce de belirtildiği üzere, ‘’ Tıpkı toplumsal hayatın her aşamasında ortaya çıkan faklı konseptler, (örneğini verdiğimiz gece hayatı gibi) aynı sosyal yapıya mensup olsa bile herkes için genel geçer özelliği taşımadığı gibi, sentezlenmesi düşünülen herhangi bir konseptin hitap edebileceği belirli bir kitlesinin olması ve o kitlenin içerisinde bulunduğu sosyal yapının derinlemesine bir incelemesiyle ortaya çıkabilecek temel bazı ortak özellikler taşıması kaçınılmazdır’’. Dolayısıyla mevcut koşullar üzerinden tüketici kitlesinin değerlendirmesi, konsept için geliştirilen tasarımlarda uygun bir sonuç sağlamayabilir. Bu noktada tasarımsal olarak belirlenen konseptin kendi tüketici kitlesine hitap edilmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Ön araştırma ve analizlerle birlikte oluşturulan alt metnin tasarımcı tarafından özümsenmesiyle birlikte, fikir ve eskiz çalışmaları başlatılır. Fikir eskizleri, tasarım sürecinin her alanında nihai ürünün oluşturulması sürecinde seçeneklerin etraflıca değerlendirilmesine olanak tanır.
Üretim ve pazarlama haricinde sürecin geri kalan faaliyetlerine bütün tasarım süreçlerinde benzer şekillerde rastlanır. Bunun dışında üretim ve pazarlama gibi konular konseptin tanımlandığı alanlarla ilişkili olarak ya hiç var olmaz ya da prototiplemeye kadarki süreci kapsar.
Bu noktada endüstri için çalışılan bir tasarım ile belirli bir konsept için çalışılan tasarımın süreç olarak birbirinden ayrıldığı ve birbirini tekrar ettiği belli kısımlar görülmektedir. Bu ayrım tasarımın doğru sonuca varabilmesi için göz ardı edilmemesi gereken farklılıkları kapsar. Endüstri ürünleri için tanımlanmış süreci olduğu gibi bir konsept çalışmasında uygulamaya çalışmak aynı zamanda sürecin büyük bir kısmında tasarımcıyı çıkmaza sokacaktır. Belirlenen farklılıklardan en önemlisi endüstri ürünleri tasarımında araştırma verisi olarak kullanılan birçok somut kaynağın, konsept çalışmaları söz konusu olduğunda belirsiz kalması veya var olmamasıdır. Dolayısıyla endüstri ürünleri tasarımı sürecini takiben yapılan çalışmada bu faaliyetler atlanacağından ortaya temeli sağlam bir sonuç çıkartılamamış olur.
Comments