top of page
Yazarın fotoğrafıEmre Yeşim

EVRENSEL FARKINDALIK

Güncelleme tarihi: 14 Haz 2020

   Gözlem ve gözlemin yapılış sürecine biraz daha yakından bakalım ve gözlemin, hayatımızdaki yerini ve evrenin doğasını en derinden etkileyen içsel paradoksunu biraz akıl yürütmeyle zihnimizde canlandıralım.

Gözlem birkaç unsuru içerisinde barındırır ve bu unsurların çoğu, algılama biçimimizi derinden etkiler. İlk olarak elbette gözlem olması için gözleyen (Suje) ve gözlemlenen (obje) olması gerekir ve Suje ile Obje arasındaki ilişki bilgiyi doğurur yani gözlem, bilinçli bir gözlemcinin sistem hakkındaki bilgisini gerektirir. Gözlemin doğurduğu bilgi, algılanmış bir anın veya anlar bütününün gözlemci için gerçekleşmesini  sağlar. Gerçekleşen gözlem ve gerçekleşen anlar, içerisinde bulundukları uzay-zamanın temel kurallarına bağımlı olmalıdırlar ki bu gün gerçek ile hakikat arasındaki ayrımdan bahsedilebilmektedir ve elbette bu ayrımın sebebi uzayın en temel özelliklerinden biri olan ışığın hızıdır.

   Uzay-zamanda yapılan bir gözlem, hiçbir şekilde yapıldığı ana ait olamaz. Bilindiği gibi hızlı ya da yavaş, hep aynı yöne akan zamanın içerisinde yapılan her gözlem, yapıldığı anın geçmişinden bize bilgi verir. Işığın yayılmasının ani (enstantane) olmamasından kaynaklanan bu duruma göre her bilginin yolculuğu zaman almalıdır. Işıkla iletilen bilgiden bahsederken bu bilginin, kaynağından çıktığı andan itibaren geçirdiği yolculuk süresince herhangi bir anda, o an kaynağının taşıdığı bilgiyle birebir aynı bilgiyi taşımayacağını da unutmamalıyız.

   Madde için matematiksel olarak bir sistem tanımlamaya çalıştığımızda, gözlemcinin bu sistemdeki konumu göz ardı edilemez bir etkiyle tanımlanmaya çalışılan sistemi değiştirir. Bu yüzden iki çeşit tanımlama vardır; biri gözlemin yapıldığı diğeri ise gözlemin yapılmadığı durumlar. Gözlemin yapıldığı durumlardaki farklılık ise "Dalga işlevinin çöküşü" diye tanımlanır.

   Maddenin bu şekilde davranması, gerçek diye tanımladığımız her şeyin aslında bu tanımlamayı yapanın bireysel idrakından meydana geldiği gerçeğini ortaya koyar.

   Gözlemcinin içerisinde bulunduğu bu durumu kavramamız ve kaçınılmaz bir şekilde gözlemci olduğumuzu unutmamamızla birlikte artık bütün bu olup bitenlerin sebep olduğu esas enteresanlığa göz atmalıyız.

   Gözlemci algılayandır--gözlemlenen ile arasındaki ilişkinin ortaya çıkardığı bilgiyi üzerinde taşıyandır.-- Bilginin gerçekliğini tartışmamız gerektiğinde gerçekliğin nasıl meydana geldiğini de hatırlamamız gerekir;  gerçek, uzay-zamanın temel kurallarına bağımlı bir şekilde algılanmış olan bilgidir. Ve uzay zamanın temel kurallarını hatırlayacak olursak bilginin her zaman geçmişe dair olduğunu da hatırlarız. Bu noktada gerçek ile hakikat arasındaki ayrımdan söz edilebilir. Gerçek, dört boyutta sürekli yayılır ve gerçeğin hangi zamanda algılanacağı ve algılayanın gerçekliği haline geleceği, doğrudan gözlemcinin uzay zamanda tam olarak --gözlemlenene göre-- nerede olduğuyla ilişkilidir ve gözlemci gözlemlenenden uzaklaştıkça hakikat ile gerçek arasındaki zaman uzaklığı da artacaktır. Her gözlemcinin uzay-zamandaki konumu göreli --birbirine göre farklı-- olmak zorunda olduğundan her gözlemcinin de algıladığı gerçeklik farklı zamanlara dair olmak zorundadır. Bu yüzden gerçekliğin bireyselliğinden söz edilmiştir. Hakikat ise tüm bu olup bitenlerden bağımsız, doğrudan herhangi bir şekilde algılanabilirliği olmayan evrensel bir enstantenedir. zamandan bağımsız bir şekilde varlığına dair ancak akıl yürütebildiğimiz bu durumun varlığı su götürmez bir şekilde mantıklıdır.

   Tüm bu olup bitenler akıllara şu soruyu getirmeli;

   Gerçeklik, hakikat ile bağlantılı --hakikatin yansıması da denebilir-- fakat aynı zaman diliminde olamayan bir idrak ise nasıl oluyor da gözlem, gerçekleşen ana--hakikatin geçmişten gelen bilgisi de denebilir ve bu durumda gerçekleşen ana etki etmek için öncesinde hakikate etki edilmiş olması gerekir.-- etki ediyor ve gözlemlenen, gözlemin etkisi altında, gözlemcinin gerçekliğinin bir parçası haline geliyor?


İlişkili yazılar;

Not: Bu yazı üçlemenin son bölümüdür.

  1. Varlık Ve Gerçeklik

  2. Temel Bilimlerden Bir Enteresanlık

  3. Evrensel Farkındalık

16 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page